Eh biraz ahvalimden söz etmenin zamanıdır öyleyse.Yani söz etmemi gerekli kılan sağlam sebepler mevcut heybemde.Zaman içerisinde onları birer birer toplayıp attım heybenin içine.Toplarken durup da bakmaya vakit ayıramadığım,hayata yeniden başlayabilmem için heybenin içindeki sebepleri çıkarıp da önüme seremediğim onca zaman...3 yıl arkadaşlar...Az buz değil!..Ömrümden çaldığım koca 3 yıl...Belki de önümde yaşamak için bir 3 yıl daha yok.Ya da bundan sonra attığım adımları daha sağlam atabilmem için bu zamanı böyle geçirmek gerekliydi her şeyden çok.Düşünceler iyimserliğe göre değişir durum için.
Şimdi konudan sapıyorum...Biraz aykırılıktan kimseye zarar gelmez,değil mi? Yazının orta yerinde şarkı paylaşmak adetim değildir.Ama istiyorum ki artık eskisine göre farklı dursun yazılarım da.
Celine Dion - New Day Has Come
Dinlerken paylaşmak istedim...Paylaşmak güzeldir...
Yazıya kaldığımız yerden devam edelim efendim,kızmayınız lütfen...Yazının gidişatını bile değiştirebiliyor bazen dinlediklerim.Bencillik etmek istemedim.
Nerde kalmıştık? Hah! Tamam! Sözün özü 3 yılım eğitim,sosyal ve aile hayatımdan mahrum bir şekilde geçti.Tembelliğin daniskasını yaptım.Oblomovluk ki hem de nasıl.Çok üzüldüm,çok ağladım,depresyonu koza gibi dört bir yanıma sardım.İçinden elbette farklı bir şekilde çıkacaktım o kozanın.Uyku hapları...Depreksler...Prozaclar...Kozanın içerisindeyken ana besin maddelerim.Haliyle epey bir kilo kaybım oldu,en mutlu günlerimden boşluğa düşeli...13-14 küsür kilo kaybettirdi bana oblomovluk,oblomovun tersine...
Burda çiziktirdiğim her satır o kozaya geçirdiğim tırnaklarımdan biriydi.Biliyorum ki kabullenemeyişlerim,itirazlarım ve isyanlarımın hepsi o kozayı parçalamama yadımcı olan şeylerdi.
Şimdi bitti...Kelebek miyim diye sorarsanız,cevabım hayır henüz değilim.Yine de onca şeyin ağırlığı var.Birileri söylerdi hep hani ''zor olacak,çok zor olacak lakin atlatacaksın''da inanmazdım.
Oluyor,depresyon da geçiyor,aşk da,acı da.Fakat bizim kozamız kelebeklerinki gibi ipekten değil,camdan.Kırıp çıktığınızda elbette izi,yarası kalıyor.Bana göre kalmalı da,geçip gittiğini kendi gözlerimizle görerek inanmamız için gerekli.
Kendi kendime endişe edip,kendi kendimi teselli ediyorum ''Aşık Kalem'in işi bitmiş olabilir mi?'' diye,''hiç biter mi?!'' Procaclara,ataraxlara devam...Gün yeni ışıdı benim için,ışığın büyüsüne öyle hemen kanmak olmaz.Hayatımı yoluna koymaya ya da kaldığım yerden -keza bi süredir hayattan istifa ettiğimi düşünüyordum-devam etmeye niyetliyim.Her ayrıntıyı,sorunu halledene kadar da Pollyanna olmayacağımı biliyorum.
Bir hafta boyunca buraya yazmayı özlediğimi itiraf edebilirim sanırım.Ama yine de vazgeçmek yok,mücadeleye devam.Kazanana kadar geçen sürede yazmayı aksatacağım.Bilginize çok değerli okuyucularım...
Kucak dolusu sevgiler Aşık Kalem'den...
P.S: 633 için teşekkürler :)
Ruhunun dolmuş taşmış Damla'larının altında şemsiyesiz, savunmasız, kendi rızamla, her kelimeyi özümseyerek ve merakla bekleyerek takip ediyorum seni güzel "insan"...
YanıtlaSilehh biraz taştı gerçekten :)) teşekkür ediyorum,kalemimin işi bitene dek devam etmek niyetindeyim böyle :))
YanıtlaSil